Ben kimim?

Fotoğrafım
Figen kendi halinde biri. Gezmeyi, yeni yerler gormeyi sever ama aliskanliklarindan vazgecmeyi sevmez. Burada o size neyi anlatmak isterse o var, okumak isterseniz cok sevinir ama istemezseniz uzulmez :-)

19 Mayıs 2011 Perşembe

İpin Ucu Nereye Bağlandı?

24 Ekim 2010 tarihli bir post'um var. Başlığı "İpin Ucu..." Bu yazıda o günlerde canımı sıkan bir olaydan feyz alarak "ileride keşke dememek için hayatımdaki eksik parçaları tamamlamaya karar verdim ve parçalar tamamlandıkça da buradan duyuracağım" demiştim ama şimdi aksattığımı farkettim, hemen sizi update edeyim.

Öncelikle o günden bugüne hayatımdaki önceliklerimi sıralama fırsatı buldum. Aslında gereksiz yere önceliklendirdiğim bazı şeylere boşuna enerji harcadığımı anlayınca onları gerilere attım.

Özellikle iş hayatına farklı bir şekilde yaklaşmaya başladım. "İş iştir, hayatımı kazanmak için çalışıyorum" sözlerini daha çok kullanmaya başladım. Çok da iyi oldu, biraz daha rahatladım.

Şimdilerde özel hayatıma ve aileme daha çok vakit ayırıyorum. Tabi bunun bir başka önemli nedeni de var, artık bir anne adayıyım. Kısa bir süre sonra hayatıma bambaşka birini ekleyeceğim için herşeye çok daha farklı bakıyorum. Ama bu konu pek bir derin, söylenecek çok şey var, inşallah bunlara başka postlarda değineceğim.

Asıl konumuza gelecek olursam; ipin ucu kaçmadan ne olur tutmasını bilin. Hayatınızda ne olmasını istiyorsanız ona yer ayırın, fazlalıkları atın, eksikleri tamamlayın.

Mutlu bir hayat dilerim hepimize.

Sevgiler.

Büyükada

Bugün Büyükada'daydik.

Sanırım 10 yıldan fazla olmuştur gitmeyeli. Genel olarak çok da değişmemiş gibi geldi bana.

Sabah saatlerinde sakinken öğlene doğru akın akın gençler daha doğrusu liseliler doldu, her yeri bisikletli bu gençler sardı. Bir de fayton trafiği vardı ki sormayin, sokaklarda İstanbul trafiğini aratmayacak kadar sıkıştı trafik :)

Adadaki en önemli değişiklikler Mado, Sultanahmet Köftecisi, Kahve Dünyası gibi marka restoran ve cafelerin açılmış olmasıydı diyebilirim. Gerçi iyi olmuş ama aslında adanın kendine özgü markalarinin olması çok daha iyi olurdu. Ne yazık ki adanin eski dükkanlarından çoğu çok iş yapar görünmediler gözüme, geçmişte kalmışlardı sanki. Keşke biraz daha ayak uydurabilselerdi zamana. O zaman eminim sadece liseli gençler değil çok daha fazla insan ziyaret ederdi oralari.

Ama yine de egzos dumanından arınmış havası keyifli bir yarım gün geçirmeye değecek kadar güzeldi. Biz İstanbullular sadece yarım saat uzakta böyle farklı ve keyifli bir yer olduğunu unutmayip tadını çıkaralım derim.

Sevgiler.