Malum İngiltere parklari ve bahceleriyle
meshurdur. Hem iklimi de bol yagisli oldugundan memleketlerinde yesil alan kitligi yoktur.
Alp'in yanimizda olmasi ve artik ayaklanip iyice hareketlenmesi nedeniyle bu gezimizi onun yonlendirecegine emindik. Boyle de olunca park park gezecegimiz en basindan belliydi 😊
Once Regent's Park, sonra otele cok yakin olmasi nedeniyle bol bol Green Park, Hyde Park derken zaman su gibi akip gecti, Londra'daki 5 gun hemencecik bitiverdi. Hem sadece bu parklar degil, hemen hemen her meydandaki kucuk parklar da cabasi oldu, ciplak ayakli, kosmali, kus kovalamacali bol animiz oldu 😉
Buradaki parklari gorunce insan dusunmeden edemiyor... Bizim son donemde yasadigimiz Gezi Parki olaylari malum, sehrin icindeki kucucuk yerin bile ne hesaplari yapiliyor, yesil kalmasin diye ugrasilip duruluyorken burada en ufak alani bile yesil alan tutmalari insanlarin akin akin buralari kullanmalari insani imrendiriyor.
Parklar yasam alani İngiltere'de...
Gunun her saati insanlar burada. Ogle yemekleri burada yeniliyor. Spor yapiliyor, sohbetler, dinlenmeler. Coluk combalak ailenin her ferdi burada mis gibi zaman gecirebiliyor.
Kimse kimsenin umurunda degil, en guzeli de bu galiba.
Ne dersiniz... Bizim de Londra gibi parklarimiz olur mu bir gun...
Hayal edelim, belki birgun olur... 😉
Regent's Park...
Green Park...
1 yorum:
Canim yazilarin cok hosuma gitti. Modacan , ikoncan, ici simsicak, tanidikca her gun daha cok sevilen bir insan.gelecegin bloggeri figen'imiz
Yorum Gönder